Salzburg nedir? Nerededir?
Salzburg, Avusturya’nın 4.büyük şehridir. Alp Dağları’nın arasında yer alır ve ortasından Salzach Nehri geçer. 1996’dan beri UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ndedir. Adı, Tuz Kalesi anlamına gelmektedir. Tuz üretimi ve ticareti, şehrin eskiden beri önemli kaynaklarından biridir.
Salzburg’a nasıl gidilir?
İstanbul’dan yaklaşık 2,5 saatlik bir uçuşla Salzburg Havalimanı’na iniyorsunuz. Havalimanının dışından kalkan otobüsler ile yarım saatte merkez tren istasyonuna gelebilirsiniz veya kalacağınız otele yakın bir yerde inebilirsiniz. Şehir merkezi ve gezilecek yerler, tren istasyonundan 20-30 dakika yürüme mesafesinde kalıyor. Ama yol üzerinde de göreceğiniz çok şey var ve yürümesi çok keyifli.
Salzburg’da nerede kalınır?
Şehir, Salzach Nehri tarafından ikiye ayrılıyor. Tren istasyonun olduğu taraf, daha modern yapıların olduğu merkez. Havalimanının da yer aldığı karşı taraf ise, eski şehir. Eski şehirde fiyatlar biraz daha pahalı. Zaten çoğu Avrupa kentinde olduğu gibi, burası da yürüyerek gezilebilecek bir yer olduğundan, tren istasyonun olduğu tarafta, daha uygun fiyatlı otellere bakabilirsiniz.
Salzburg’da neler var?
- Salzburg, sanki küçük bir Viyana. Orası kadar büyük bir şehir olmasa da, kendine has bir elegantlığı, tarih kokan sarayları, cafe’leri, Mozart’ın notalarının estiği sanatsal sokakları, Alp’lerden gelen temiz havası var.
- Bu şık saraylardan biri, tren istasyonundan merkeze doğru yürümeye başladığınızda, Salzach Nehri kıyısında uzanan eşsiz bahçesi ile karşılıyor sizi. Schloss Mirabell, yani Mirabell Sarayı, neredeyse 500 yllık ve adı, “hayranlık uyandıran güzel” anlamına gelen İtalyanca bir kadın ismi. Mozart’ın babasının da bir zamanlar konserler verdiği saray, günümüzde konser, etkinlik, düğün gibi organizasyonlara ev sahipliği yapıyor.
- Saraya komşu, Mozart Müzik ve Dramatik Sanatlar Üniversitesi yer alıyor.
- Buradan devam edince de, dükkanların, cafe’lerin bulunduğu şehir merkezine geliyorsunuz.
- Meydandan, nehre paralel ana caddeye inmeden önce soldaki dar sokağa girdiğinizde, solunuzda, çarmıha gerili İsa heykeli göreceksiniz. Oradan içeri girip, merdivenler boyunca yukarı tırmanınca, merkezi kıyıdan dikine bölen Kapuzinerberg adlı tepenin eteklerinde bulunan, Kapuzinerkloster, yani Capuchin Manastırı’na varıyorsunuz. Modern dış görünümlü manastırın çevresinde kilise ve şapeller bulunuyor.
- Merdivenleri tırmanırken ve manastırın altındaki bahçeden şehrin panoramik manzarasını izleyebilirsiniz.
- Şansınız varsa, bahçedeki uzun ağaçların arasında oynayan sincapları da görebilirsiniz.
- Kapuzinerberg tepesinin doruğunda, Franziskischlössl adında 17.yy’dan kalma bir kale bulunuyor. Günümüzde restaurant ve otel olarak kullanılıyor. Detayları sitesinden inceleyebilirsiniz.
- Şehrin diğer yakasına geçmeden önce, Viyana’da da bulunan, Cafe Sacher’de kahve eşliğinde Sacher Torte yiyip, dinlenebilirsiniz.
- Salzach nehri boyunca, iki yakayı birbirine bağlayan birçok köprü var. Bunlardan biri, Makartsteg, benzerlerini Avrupa’da çokça görebileceğiniz, örneğin Köln’deki Hohenzollernbrücke , üzerinde aşk kilitleri olan bir köprü.
- Bu köprünün yanındaki, arabaların geçtiği köprüden karşıya geçip, dümdüz yürüyünce eski şehre varıyorsunuz.
- Sağa doğru uzanan kapalı caddeden ilerlediğinizde, solunuzda sarı renkli Mozart’ın doğduğu evi göreceksiniz.
- Klasik Batı Müziği’nin en ünlü temsilcilerinden olan Wolfgang Amadeus Mozart, çocukluğunu bu evde geçirmiştir. Daha sonra Almanya ve Fransa’da yaşayan Mozart, ömrünün büyük bir kısmını Viyana’da geçirmiş ve orada da vefat etmiştir.
- Bu şirin dükkanlarla dolu caddeyi bitirdiğinizde, karşınızda şehrin diğer tepesi olan Mönchsberg’in kuzeyine varmış oluyorsunuz.
- Bu tepenin karşısındaki Festungsberg adlı tepede, şehrin silüetinde yer alan, neredeyse 1000 yıllık Hohensalzburg Kalesi var. Bu kale, Avrupa’nın en eski Ortaçağ kalelerinden biridir. Güncel ziyaret saatleri ve fiyatları için şuraya bakabilirsiniz.
- Kaleye yürüyerek ya da füniküler ile çıkabilirsiniz.
- Kaleden indikten sonra, beyaz renkli Salzburg Katedrali’ni göreceksiniz. Çevresi geniş meydanlara bölünmüş katedralin bir ucu da eski meydan, Old Marketplace’e çıkıyor.
- Old Marketplace’in köşesinde ise, Avusturya’nın en eski cafesi, 300 yıllık Cafe Tomaselli bulunuyor. Burası, kendinizi zamanın çok gerisine yolculuk etmişsiniz gibi hissettirecek, tarihi, şık bir Cafe. Tatlıları, özenli giyinmiş garsonlar, tepsilerde gezdiriyor. Sipariş vermek isterseniz, yanınıza çağırıyorsunuz. Taptaze, her biri ayrı lezzetli görünen tatlılardan istediğinizi alıyorsunuz ve ücreti hemen ödüyorsunuz. Daha sonra masadaki menüden içecek seçip, elleri boş dolaşan garsonlara normal sipariş veriyorsunuz ve parasını ayrıca, çıkarken ödüyorsunuz. Hem klasik ambiyansı, hem güleryüzle garsonları, hem de enfes tatlıları için mutlaka uğranmalı!
- Karşı yakadaki Mirabell Sarayı’na çok yakın olan Cafe Fingerlos, şehrin bir diğer şık ve popüler mekanı. Burada da içeri girerken montunuzu girişteki vestiyere asıyorsunuz. Kahvaltı ve öğle yemeği için menüsü ile tatlıları çok güzel.
- Bir iki blok ötede yer alan The Heart of Joy adlı mekan ise vegan ve vejeteryan seçenekler sunuyor.
- Salzburg’a gitmeden önce, izlemediyseniz, Amadeus adlı filmi izleyip, Mozart’ın yaşamı hakkında bilgi edinebilirsiniz.
- Yazıyı da Mozart’ın en bilinen eserleri ile bitirelim, keyifli dinlemeler. 🎻
1 comment
Emekli olmama az kaldığı için araştırma yapıyorum. Ön bilgi alabileceğim oldukça detaylı çalışmalarınız var. Elinize sağlık…